
Ayşenur 35 yaşındaydı. Pendik escort dar sokaklarında sabahın erken saatlerinde yürüyordu. Elinde kahverengi bez çantası, yüzünde yorgun ama dirençli bir ifade vardı. Her sabah Pendik sahiline uğrar, birkaç dakika boyunca denizi izler, sonra çantasındaki temizlik malzemelerini kontrol ederek çalıştığı apartmana giderdi. Onun için bu sahil, kaçış değil dirençti.
Ayşenur, Sivas’ın küçük bir köyünde doğmuştu. Beş çocuklu bir ailenin en büyüğüydü. Babası erken yaşta vefat edince, ailenin yükü annesiyle birlikte evli esc onun omuzlarına bindi. Eğitim hayatı yarım kalmış, hayalleri ailesine destek olmak uğruna bir kenara itilmişti. Yirmili yaşlarının başında akrabalarının aracılığıyla biriyle evlendirilmişti. Evliliği kısa sürede şiddetle, korkuyla ve sessizlikle dolmuştu.
Otuzuna bastığında artık daha fazla dayanamamış, cesaretini toplayarak İstanbul’a kaçmıştı. Tanıdığı kimse yoktu, ama içinde bir umut vardı: yaşamak için bir şans. Pendik’e geldiğinde cebinde sadece iki yüz lira, yanında oral ise bir valiz vardı. İlk günler cami avlularında, otobüs duraklarında sabahladı. Sonra Pendik’te yaşlı bir kadının evinde bakıcılık işi buldu. O kadının sayesinde bir apartmanda temizlik işi aldı ve az da olsa para kazanmaya başladı.
Kendine kiralık küçük bir oda tuttu. Ranzalı, rutubetli ama güvenliydi. Belediyenin tanga kadın danışma merkezine başvurdu. Oradan aldığı destekle hem terapi gördü hem de temizlik işleri için sertifika aldı. Kendi kartvizitini bastırdı. Şimdi Pendik escort üç farklı binada temizlik yapıyor, hafta sonları ise yaşlı bir çiftin evine gidip onlara yardımcı oluyordu.