
Mehtap 36 yaşındaydı. Pendik escort her sabah aynı saatlerde sahil yolundan yürüyerek işe giderdi. Sırtında eskimiş siyah sırt çantası, yüzünde ise yılların izleri vardı. Ama o çizgilerin arasında bir şey daha saklıydı: vazgeçmeyen bir irade. Sanki Pendik’in yükselen binaları, onun sessiz mücadelesine tanıklık ediyordu her gün.
Mehtap, Malatya’da dünyaya gelmişti. Üç çocuklu bir ailenin en büyük kızıydı. Küçük yaşlardan vip beri ev işleriyle ilgilenmiş, kardeşlerini büyütmüş, kendi çocukluğunu hiç yaşamamıştı. Okula gitmeyi çok istemişti ama babasının cevabı netti: “Kız çocuğunun okumasına gerek yok.” On sekizinde evlendirilmişti. Kocasıyla aralarında sevgi değil, sadece zorunluluk vardı.
Yıllar geçtikçe evde şiddet arttı, nefes alacak alan azaldı. Mehtap önce korktu, sustu, sineye çekti. Ama bir gün, daha fazla dayanamayacağını anladığında oğlunu da yanına alarak İstanbul’a kaçtı. Kimseye haber vermeden, cebindeki son parayla otobüse bindi. Yolu Pendik genç esc düşmüştü çünkü bir tanıdığı ona burada geçici bir iş bulabileceğini söylemişti.
İlk zamanlar çok zordu. Ucuz bir odada kaldı, gündelik temizlik işlerine gitti. Oğlu küçükken okula gönderememekten korkuyordu ama yerel desteklerle onu devlet okuluna yazdırdı. Ardından Pendik Belediyesi’nin kadın destek merkezine başvurdu. Orada kurslara katıldı, aşçılık sertifikası aldı. Bir pastanede çalışmaya başladı. Usta gibi hissetmiyordu kendini ama sabahları açtığı hamurla, akşamları oğlunun gülümsemesi arasında umut büyüyordu içinde.
Pendik escort artık onun yaralarını sardığı, yeniden kök saldığı yer olmuştu. Her gün işe giderken sahilde duruyor, kısa bir dua ediyordu. Ardından gözleri denize takılıyor, içinden fısıldıyordu:
Bir yanıt yazın