
Zehra, Maltepe sahilinde yürürken çantasından defterini çıkardı. Kendi kendine yazmak, konuşmaktan daha kolay geliyordu ona. Yazdığı her kelime, yaşadıklarını hafifletiyor, taşıdığı yükleri bir nebze olsun azaltıyordu. Otuz iki yaşındaydı ama gözlerinin altındaki yorgunluk çizgileri onu daha yaşlı gösteriyordu. Oysa içinde hâlâ bitmeyen bir direnç vardı.
Hayat, Zehra’ya küçük yaşta sabretmeyi öğretmişti. Bitlis’in kırsal bir mahallesinde doğmuş, erken yaşta evlendirilmişti. Hayalleri, kitapları ve sevdiği seks şarkılar, kalın perdeler arkasında kalmıştı. Ailesi onun iyi bir hayat süreceğini düşünmüştü ama gerçek çok başkaydı: Şiddet, suskunluk ve çaresizlik dolu bir evlilik… En sonunda, dayanamayacağı noktaya geldiğinde, sabah ezanıyla birlikte evi terk etti. Elinde sadece bir çanta ve cüzdanındaki birkaç lira vardı.
Zehra, günlerce yollarda kaldıktan sonra Maltepe escort geldi. Daha önce hiç bilmediği bu semtte, sahile vuran denizin sesi ona tuhaf bir huzur verdi. Kimseyi tanımıyordu ama o da artık tanınmak istemiyordu zaten. Sadece güvenli bir yer, sıcak bir çorba ve yeniden başlamak için bir fırsat arıyordu.
Bir gün Maltepe’deki bir halk kütüphanesinin önünde, bir ilan panosuna iliştirilmiş bir broşür dikkatini çekti: “Kadın Dayanışma ve Gelişim Merkezi – Her Kadın İçin Yeni Bir Sayfa.” O gün Zehra’nın hayatındaki ilk sayfa çevrildi.
Merkeze çekinerek girdi. İlk birkaç gün konuşmadı, göz göze gelmekten bile kaçındı. Ama diğer kadınların hikâyeleri onu etkiledi. Her biri başka oral bir şehirden, başka bir hayattan gelmişti ama acıları benziyordu. O kurslara katıldıkça, elleri yeniden üretmeye başladı. Zehra sabun yapımında ustalaştı. Renkli, kokulu sabunlar; çiçekli sabun keseleri… Hepsine kendi ismini bile koydu: “Zehra’nın Ellerinden.”
Maltepe escort sahilindeki kadın üretici pazarına çıktığında çok heyecanlıydı. İlk müşterisi, lavanta sabunlarını satın alan yaşlı bir kadındı. Kadın, “Bu sabunlar gibi yumuşak bir kalbiniz var,” dediğinde Zehra’nın gözleri dolmuştu.
Bir yanıt yazın