
Kadıköy escort rıhtımında sabahın ilk ışıkları yükselirken, Zeynep kaldırım taşlarına oturmuş çantasındaki yarım simidi yiyordu. Her sabah aynı banka oturur, kendini bir anlığına “normal” hissederdi. Etrafında işe giden insanlar, okula yetişmeye çalışan gençler, denize martı atan yaşlı amcalar vardı. Ama kimse onun varlığını fark etmiyordu.
Zeynep 24 yaşındaydı. İstanbul’a üç yıl önce gelmişti. Hayallerinin şehriydi burası. Ama gerçekler çok başkaydı. Ailesiyle bağları çocuk yaşta kopmuştu. Büyürken şiddet gördü, sevgisiz kaldı. 18’ine geldiğinde Gaziantep’ten tek başına çıktı yola. “Yeni bir hayat kurarım” dedi. Kadıköy escort ilk geldiğinde gözleri ışıl ışıldı. Kitapçılara, sokak sanatçılarına, sahile hayran kalmıştı.
Ama İstanbul, hayaller kurdurduğu gibi o hayalleri kolayca yerle bir de ediyordu. Bir süre kafelerde çalıştı, ev arkadaşıyla bir bodrum katı paylaştı. Sonra işten çıkarıldı, evden atıldı. Kimsesi yoktu. Yardım isteyeceği kimse kalmamıştı. Ve bir gün, gece karanlığında yürürken “birinin” teklifini kabul etti. İşte o gün, başka bir dünyaya adım attı: ismi bile olmayan, göz göze gelinmeyen, görmezden gelinen bir dünya…
Zeynep her gece Kadıköy sokaklarında sessizce dolaşır, sabaha kadar ayakta kalır, sonra Moda vip sahiline inip denize bakardı. O denizde kaybettiği hayallerini, ailesini, çocukluğunu görürdü. Ne zaman kendine “neden?” diye sorsa, cevap bulamazdı. Çünkü çaresizlikle alınan kararların suçlusu hep yalnızlıktı.
Bir gün, Caferağa Mahallesi’nde bir kadın dayanışma merkezi dikkatini çekti. Önünden her geçişinde yüreği hızla çarpardı. Sonunda içeri girdi. Titreyen sesiyle yardım istedi. Kimse yargılamadı onu. İlk defa birileri cimcif onun hikâyesini dinledi. Psikolojik destek aldı, geçici konaklama sağlandı. Kendini toparlaması zaman aldı ama Zeynep sabretti. Dikiş kursuna yazıldı, el becerileri gelişti.
Bugün, Kadıköy’de küçük bir atölyede çalışıyor. Aynı sokaklarda yürürken başı dik. Artık geçmişi değil, geleceği düşünüyor. Bazen yolda tanıdık bir yüz gördüğünde durup bir çay ikram ediyor:
“İstersen konuşabiliriz,” diyor.
Bir yanıt yazın