
Üsküdar escort sabahın erken saatlerinde gri bir sessizliğe bürünmüştü. 23 yaşındaki Derya, Valide-i Atik mahallesindeki dar bir sokakta yavaş adımlarla yürüyordu. Ama en çok gözleri konuşuyordu; sustuklarını, yaşadıklarını, taşıdıklarını anlatıyordu her bakışta.
Derya, çocuk yaşta zorluklarla tanışmıştı. Babasını hiç tanımamış, annesini ise henüz on yedisindeyken kaybetmişti. Akrabaları onu yanlarında istememiş, Derya da hayatta kalmak için tek başına mücadele etmek zorunda kalmıştı. Önce garsonluk yapmıştı, sonra temizlik işlerine girmişti ama kazandığı para ne kirasını ne de karnını doyurmaya yetiyordu.
Bir gün, bir kadın yaklaşıp ona “kolay para”dan bahsetti. Önce reddetti. Artık Üsküdar escort gecelerinde, karanlık sokaklarında görünmez bir hayatın içinde yaşıyordu.
Ama Derya, içinde kalan küçük ışığı hiç söndürmedi. Kendine her gece bir söz veriyordu: “Bir gün bu sokaklardan geçmeyeceğim.”
Küçük bir defteri vardı. Her günün sonunda, Harem İskelesi’nin arkasındaki taş duvara oturur, defterine bir cümle yazardı. Kimi zaman umut dolu olurdu bu cümleler, kimi zaman sadece sessiz bir isyan:
“Bugün sadece bir müşteri ağladı. İnsanlar da yaralıymış.”
“Bu sabah bir martı elime kondu. Hayat yine de güzel olabilir mi?”
Bir gün, Selimiye Hastanesi’nin yakınlarında dolaşırken bir afiş dikkatini çekti. Bir kadın dayanışma derneği, ihtiyaç duyanlara psikolojik ve mesleki destek veriyordu. Tereddütle kapısından girdiği o yer, Derya’nın dönüm noktası oldu. Orada ilk kez “anlaşıldığını” hissetti.
Bir yanıt yazın