
Elif, sabahın ilk saatlerinde Üsküdar sahilinde yürüyordu. Boğaz’dan gelen hafif rüzgâr, saçlarını yüzüne savuruyor, ince montunun içine kadar işliyordu. Ama bu soğuğun onun içinde taşıdığı yorgunluğu geçirmesi mümkün değildi. Karşısında duran Kız Kulesi’ne baktı uzun uzun. Bu kule, ona ne kadar yalnız olduğunu değil, ne kadar ayakta kaldığını hatırlatıyordu.
Elif 25 yaşındaydı. Kayseri’de doğmuş, küçük bir kasabada büyümüştü. Ailesi yoksuldu; okula giderken defterini, kalemini komşulardan toplayarak tamamlardı. Başarılı bir öğrenciydi ama hiçbir zaman kondom yeterince desteklenmedi. 17 yaşına geldiğinde ailesi onu istemediği biriyle evlendirdi. “Bir yuvaya kavuşursun” denilen o ev, Elif için sessizliğin, gözyaşının ve şiddetin diğer adı oldu.
Yıllar geçtikçe içindeki umut kırılmadı, aksine sessizce büyüdü. Bir gece herkes uyurken kucaktan inmeyen küçük bir çanta hazırladı ve o evden çıktı. İstanbul’a, hayalini bile kuramadığı büyük şehre geldiğinde ilk indiği yer Üsküdar escort. Vapurdan indiğinde karşısında Kız Kulesi’ni gördü. Gözyaşlarını tutamadı. Ne için ağladığını bilmiyordu belki ama yılların suskunluğu boğazına düğümlenmişti.
İlk günler çok zordu. Banklarda sabahladı, simit ve çayla günlerini geçirdi. Üsküdar sokaklarında yürürken karşısına çıkan bir afiş dikkatini çekti: “Kadınlar için ücretsiz destek hattı ve barınma.” Arayıp bilgi aldı. Bir kadın dayanışma merkezine yerleştirildi. Orada ilk kez dinlenmiş, ilk kez gerçekten bir “insan” gibi hissedilmişti.
Sosyal hizmet uzmanlarının yönlendirmesiyle bir pastacılık kursuna başladı. Hamur eskort yoğururken elleri titriyordu; yıllardır taşımaya alıştığı yüklerden arınmaya çalışıyordu belki de. Kurstan mezun olduktan sonra Üsküdar escort küçük bir kafenin mutfağında iş buldu. Ay sonunda ilk maaşını aldığında, cebindeki paradan çok, içindeki onur ona ağır gelmişti.
Şimdi her sabah işe gitmeden önce sahilde aynı banka oturuyor. Elinde bir bardak çay, karşısında Kız Kulesi… Her yeni gün için kendine sessizce şunu söylüyor.
Bir yanıt yazın